Hediye Gerçekten Gönüllü Olarak mı Verilir?

Hediye Gerçekten Gönüllü Olarak mı Verilir?

Türkiye’deki düğünlerin ortak özelliklerine bakıldığında, takı töreninin zamansal ve coğrafi olarak oldukça yaygın olduğu görülür. Hem misafirler hem de gelin ve damadın ebeveynleri, gelin ve damada bir miktar altın, para ve mücevher benzeri değerli metalar hediye ederler. İlginç olan nokta ise bu hediyelerin genel “hediye” tanımının aksine çok da gönüllü verilmediğidir. 

Hediye veren kişilerin bir süre sonra kendi düğünlerinde aynı değerdeki altın veya parayı almaları da en az takı töreni kadar yaygındır. Bazı yörelerde gelin ve damadın yanında oturan bir kişinin kimin, hangi miktar takı taktığını not etmesi ve düğün fotoğrafçılarından en çok istenen şeyin takı töreninin net bir şekilde kayda alınması olması bu durumun en belirgin göstergelerindendir. Sonuç olarak bu tarz hediye törenlerinde verilen hediyeler, ciddi bir karşılık beklentisiyle verilir denebilir.

Toplumdaki diğer hediye türleri de incelediğinde benzer bir karşılıklı olma durumu gözden kaçmaz. Örneğin, bir kişi arkadaşına doğum günü hediyesi aldığında genellikle kendi doğum günü hediyesini de garantilemiş olur ancak bir sonraki doğum günü için de hediye istiyorsa o kişi, arkadaşına bir sonraki doğum gününde de hediye vermelidir. Bu olgu, karşılıklı aile yemekleri gibi sayısız alanda gözlenebilir. Peki, hediye görünüşte gönüllülük içermesine rağmen onu bu denli karşılıklı kılan şey nedir?

Hediye

Paranın icadından önceki sözde ilkel toplumların ekonomik ilişkileri hakkındaki genel kanılar, anakronizm sebebiyle konunun merkezini ıskalamaktadır. Günümüzün paraya dayalı piyasa ilişkilerinden yalnızca paranın ortadan kaldırılmasına dayalı bir takas ekonomisi düşünülür. Fakat antropolojik çalışmalar gösteriyor ki para öncesi bazı toplumlarda ekonomik ilişkiler, ruhani birçok etmenin de içinde bulunduğu kompleks bir hediye sisteminden oluşur.

Hediye, bireyler veya topluluklar arasında görünüşte gönüllü olarak verilen ve alınan bir olgudur. “Veren el, alan elden üstündür.” atasözünde olduğu gibi hediye, aynı zamanda kompleks sosyal ilişkiler ve yükümlülükler oluşturur. Marcel Mauss, The Gift kitabında hediyenin hiçbir zaman bedava olmadığını ve tarihin karşılıklı hediye değişimleriyle dolu olduğunu belirtir. Bu karşılıklı olma durumu, gözlenen tüm insan toplumlarında var olan bir insan evrenselidir (Brown, 2004). Hediye olgusunu karşılıklı kılan güç içinse Mauss, hediye alışverişinin içerdiği ve toplum tarafından inanılan manevi mekanizmaları öne sürer.

Maoriler

Hediye, Yeni Zelanda yerlilerinden olan Maorilerin ekonomik sistemlerinde baskın bir rol oynar. Maorilerde bir meta, hau denilen bir ruh ile verilir. Hediyeyi alan kişi, hediyeye zamanında karşılık vermezse veya adil olmayan bir karşılık verirse hau denilen ruh, o kişide kalarak çeşitli zarara sebep olur. Ancak uygun bir karşılıkla birlikte hau asıl sahibine döner. Maorilerde hau, hediyenin karşılıklılığını sağlayan olgudur.

Hediye, Mauss’un yönteminde olduğu gibi işlevselci bir bakış açısıyla incelendiğinde, toplumdaki sosyal bağları temin eden bir mekanizma olarak görülebilir. Hayvanlar alemine göz atarak hayvanlar ve objeler vasıtasıyla oluşan sosyal yapıları incelemek yol gösterici olabilir.

Kindar Kuşlar

Ünlü yazar Richard Dawkins, Gen Bencildir kitabında kuşlarla yapılan bir dizi modelleme deneyinden bahseder. Bu modellemelerden birinde, bir kuş grubu bir tür parazite yakalanır. Bu parazit, kuşların sırt kısmında yer almakta ve bu parazitin temizlenmesi için başka bir kuşa ihtiyaç duyulmaktadır zira kuşlar, kendi parazitlerini temizleyememektedir. Dawkins, bu durumda üç farklı kuş davranışı tanımlar ve bu davranışlara sahip kuşlara çeşitli isimler takar. Enayi kuş, herhangi bir karşılık beklemeksizin karşılaştığı tüm kuşların parazitlerini temizler. Hileci kuş, yalnızca kendi parazitlerini temizletir ve herhangi bir karşılık vermez. Kindar kuş ise, karşılık alamadığı bir kuşun asla parazitlerini temizlemez ve yalnızca mutual bir ilişki kurar. Dawkins, bu modelleme deneyinin sonucu olarak kindar kuşların evrimsel olarak en avantajlı kuşlar olduğunu ve diğer kuşların, sonraki kuş nesillerine daha az gen aktararak popülasyonlarının azalacağını ileri sürer. Hayvan davranışlarını inceleyerek adalet gibi beşeri kavramları açıklamak, tek başına yeterli olmasa da sosyal ilişkilerin doğasına ışık tutar.

Maymunların Adaleti

Benzer bir adalet anlayışı kapuçin maymunlarında da görülür. Kapuçin maymunları üzerinde deney yapan Frans de Waal, basit bir görev karşılığında kapuçinlere bir miktar salatalık verir. Deneyin devamında Waal, aynı görevi yerine getirmelerine rağmen iki kapuçinden birine salatalık verirken diğerine üzüm verir. Salatalığı alan kapuçin, üzüm alan kapuçini dikkatlice inceler ve elindeki salatalığı araştırmacıya fırlatır.  

Emory Üniversitesinden Sarah Brosnan, bu deneyin sonucu olarak adalet duygusun primat atalarımızda evrimleşmiş içsel bir özellik olduğunu belirtir ve ekler: “Büyük ve kompleks gruplarda yaşamak için bir adalet anlayışına ihtiyacınız vardır.”

Kültürlerde hediyeyi karşılıklı kılan olgu, insan türüne içkin evrim temelli adalet anlayışı olabilir. Para öncesi toplumlarda hediye olgusunun ekonomik ilişkilerdeki payı düşünüldüğünde, adalet duygusunun karşılıklılığa yol açması şaşırtıcı değildir tıpkı günümüzün dominant ekonomik ilişki türü olan parasal ilişkilerin, özünde karşılıklılık içermesi gibi. Evrimsel olgular, genelde kendilerine kültürel katmanda bir yer bularak insan toplumlarında işler. Evrim temelli adalet anlayışı, Mauss’un belirttiği gibi Maorilerde kendini ruhani bir olgu olan hau olarak göstermiştir. Birçok toplumda itibar, şeref ve namus gibi kavramlar bu karşılıklılık olgusunun tezahürüdür.

Hediye, bireyler ve toplumlar arası sosyal ve ekonomik ilişkileri oluşturan, genel tanımındaki gönüllülüğün aksine, karşılık vermesi evrensel olarak epey zorunlu olan bir olgudur. Marcel Mauss gibi antropologlar, hediyeyi bu derece karşılıklı kılan şeyin, hediyeye içkin olmakla birlikte aynı zamanda hediye alıcısı ve vericisini etkileyebilen manevi olgular olduğunu belirtirler. Bu manevi olguları, evrimsel bazı mekanizmaların kültürel katmandaki yansımaları olarak görmek mümkündür. Dawkins’in modelleme deneyine ve insanların yakın akrabaları olan bazı primatlara bakıldığında, sosyal ilişkilerde evrimsel bir adalet anlayışının belirgin bir rol oynadığı görülür. Para öncesi toplumlardaki hediyenin ekonomik rolünün günümüzde para ile sağlandığı iddia edilebilir. Takı töreni ve doğum günü hediyeleri gibi olgular, günümüzde de eski hediyeleşmenin bir mirası olarak oldukça karşılıklıdır.

Yazar: Melih Abacı
Editör: Emine Türal

Kaynakça:

  • Brosnan, S. F., & De Waal, F. B. (2003). Monkeys reject unequal pay. Nature, 425(6955), 297-299.
  • Brown, D. E. (2004). Human universals, human nature & human culture. Daedalus, 133(4), 4754. https://doi.org/10.1162/0011526042365645
  • Dawkins, R. (1989). The selfish gene. Oxford: Oxford University Press.
  • Mauss, M. (1966). The gift: Forms and functions of exchange in archaic societies. London: Cohen & West.
  • Whitfield, J. (2003). Monkeys strike for justice. Nature. https://www.nature.com/news/2003/030915/full/news030915-8.html

Görsel Kaynakça:

YAZAR BİLGİSİ
Melih Abacı
Melih ABACI, 2001 yılında İstanbul'da doğdu. Eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nde sürdürüyor. İnterdisipliner sisteme olan inancı ile birçok farklı alanda araştırma yapan Melih ABACI, insanlık tarihi ve kültür üzerine yoğunlaşıyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.