Bulaşıcı Sosyal Virüsler: Duygularımız

04.02.2021
Bulaşıcı Sosyal Virüsler: Duygularımız

Bulaşıcı Sosyal Virüsler: Duygularımız

“Bulaşma” kelimesi duyulduğu ilk anda, akıllara öksürme ve hapşırma yoluyla yayılan virüs ve bakteriler gelebilir. İnsan zihni, biyolojik olana öncelik tanısa da bulaşıcılık sadece mikroorganizmalara özgü değildir. Duygularımız da dahil olmak üzere ruh hâlimizin sosyal olarak aktarılabilir olduğunu gösteren ve sayıları günden güne çoğalan birçok bilimsel kanıt mevcuttur. Duygusal bulaşmanın doğasını ve dinamiklerini anlamak, sosyal hayattaki etkileşimlerin insan mutluluğu üzerinde nasıl bir etkisi olabileceğini vurgulamak için önemlidir. Özellikle ergenlik dönemi için yapılan araştırmalarda bu durumun endişe verici olduğu görülmektedir. Bunun nedeni: Ruh sağlığı bozukluklarının çoğunlukla 24 yaşından önce başlaması ve ergenlikte akran etkisine karşı duyarlılığın fazla oluşudur. Ruh hâlinin kişiler arasında nasıl yayıldığını keşfetmek, ruhsal bozuklukların da nasıl geliştiğini anlamaya ışık tutabilir.

Geniş Kapsamlı Bir Araştırma

1948’de, Amerika Birleşik Devletleri’nin Massachusetts eyaletindeki bir kasaba sakinleri, geniş kapsamlı bir çalışmaya katılmak üzere işe alındı. Başta bu çalışmanın temel amacı kalp hastalığına neden olan faktörleri araştırmaktı. Fakat yıllar geçtikçe iki araştırmacı, vaktiyle topladıkları bu verilerin benzersiz ve kullanılmamış potansiyelleri olduğunu fark etti. Orijinal çalışma sırasında, kalp hastalığını gözlemlemenin yanı sıra düşük mod ve geleceğe dair umutsuzluk gibi depresif belirtileri içeren bilgiler de toplanmıştı. Bunlara ek olarak katılımcılara yakın arkadaş ve ailelerinin isimleri de sorulmuştu. Bu da demek oluyordu ki, araştırmacılar 2012’de tüm kasabanın sosyal ağını oluşturabilecek -hangi insanların birlikte zaman geçirdiğini izleyebilecek- ve arkadaş olanlar arasındaki depresif semptom düzeylerinin bağlantılı olup olmadığını inceleyebileceklerdi.

Sonuçlar

Hesaplamaların sonucunda kasaba sakinlerinin, yakın bir arkadaşlarının da benzer davranmaları durumunda depresif belirtilere sahip olmalarının daha olası olduğu görüldü. Daha dikkat çekici olansa bu etkinin, üçüncü dereceden arkadaşa kadar devam ediyor olmasıydı. Yani bir arkadaşın bir arkadaşının depresif bir arkadaşı da kişinin depresyon riskini arttırabiliyordu. İlginç bir şekilde, arkadaşlar arasında yayılan, sadece moral bozukluğu değildi. Aynı kalıp, kişilerin mutluluk seviyelerinde de belirleyici oluyordu.

Sonuçlar Ne Kadar Doğru?

Bunun gerçek bir bulaşmadan mı, yoksa benzer şartlara sahip olma durumundan mı kaynaklandığı, yalnızca eldeki bulgulara dayanarak bilinemez. İkinci ihtimalde anlatılmak istenen ise benzer insanların ilk etapta birbirlerine doğru çekilmesidir. Çünkü bireyler, psikolojik olarak sosyo-demografik açıdan kendisine benzer olanlarla ilişki kurma eğilimi gösterirler. Araştırmacılar, bu sorunun cevabını bulabilmek için kişilerin zaman içinde ruh hâllerindeki değişimleri gözlemlediler. Başlangıçta ortak özelliklere sahip insanların ruh hâlleri, her ne kadar benzer olsa da araştırmacılar, hem depresyonun hem de mutluluğun aslında bir salgın gibi yayıldığını buldular. Bu da gösteriyor ki kişilerin ruh hâlleri gerçekten de çevrelerindeki insanlardan etkileniyor.

Hatta bazı araştırmalar bu durumun, mutluluk için daha geçerli olduğunu savunuyor. Sonuçlara göre pozitif duyguların bulaşıcılığı, negatif duygulara göre daha güçlü ve daha uzun süreli etkiye sahip. Örneğin kahkahanın bulaşıcılığı buna güzel bir örnektir: Birinin güldüğünü duyan veya gören insanların da gülesi gelir.

Ruh hâli bulaşıcılığı, okuldaki gençler arasında sosyal ağlar aracılığıyla gerçekleşebilir. Aynı zamanda, düzenli olarak pozitif ruh hâline sahip arkadaşlara sahip olmanın depresyona yakalanma ihtimalini azaltabileceği gibi, zaten depresyonda olan gençlerde ise iyileşmeye katkı sağladığı sonucuna varılmıştır.

Aslında bu yaş grubundaki duygu bulaşıcılığı pek de şaşırtıcı değildir. Çünkü yetişkinlik çağına kıyasla ergenlik döneminde duyguların kontrolü daha zor sağlanıyor ve kişiler yaşıtlarından daha kolay etkilenebiliyor.

Günümüzde Sosyal Bulaşıcılık

Özellikle şimdilerde sosyal ilişkilerin çoğu internet üzerinden gerçekleşiyor ve dolayısıyla sosyal medya da duygu yayılımında bir araç görevi görebiliyor. Araştırmacılar, yaklaşık 700 bin Facebook kullanıcısının ana sayfalarına düşen gönderileri olumlu ve olumsuz içerikler olarak değiştirdiğinde kullanıcıların paylaştıkları gönderilerin de maruz kaldıkları içeriklere paralel olarak etkilendiğini ifade ediyor. Yani online yöntemler kullanılarak, olayların etkileri uzak yerlerdeki insanlara aktarılabiliyor. Örneğin, yağmurlu günlerde paylaşılan postların içeriği daha depresif oluyor. Asıl şaşırtıcı olansa bu paylaşımın etkisinin o gün güneşli bir yerde bulunan iki Facebook arkadaşında da depresif bir ruh hâli yaratıyor olması. Belki de takip etmeyi bırak butonuna basıldığında artık daha az suçluluk duymanın vakti gelmiştir…

Sebebi Ne Olabilir?

İnsanların, birbirinin ruh hâlinden etkilenmesinin çeşitli sebepleri olabilir. Başkalarının duygularını sosyal medyada okumak veya görmek, insanları kendi içlerinde de bu duyguları hissetmeye hazırlayabilir. Bu durum sosyal hayatta bağ kurarken kişiye yardımcı olsa da bu gibi olumsuz duyguların bulaşıcılığı hâlinde sıkıntılara yol açabilir. Kişi; başkalarının duygusal tepkilerini, kendi tepkilerine rehberlik etmek için kullanır. Hissetmek veya davranmak için neyin uygun olduğu, başkalarına bakarak anlamaya çalışılabilir (Sosyal değerlendirme).

Sosyal bulaşmanın bir başka sebebi, birlikte düşünmedir. Bazen kişinin, sorunlarını henüz ona bir çözüm bulmadan etrafındakilerle paylaştığı olur. Kişinin, problemleri hakkında sevdikleriyle konuşması yardımcı olabilir ancak olumsuzluklara çok fazla odaklanıldığında bu, her iki taraf için de endişe ve moral bozukluğuna yol açabilir.

Artık bulaşmanın sadece virüsler için değil duygular için de geçerli olduğunu biliyoruz. Bu yazıda çoğunlukla olumsuz duyguların yayılmasına yer verilse de mutluluğun da bulaşıcı olduğunu-hatta olumsuz duygulardan daha fazla- aklınızdan çıkarmayın. Ruh hâlimizin çevremize göre şekillenebileceğini bilmek; nasıl davrandığımızı, kimlerle zaman geçirmeyi tercih edeceğimizi etkileyebilir. İyimser arkadaşlara sahip olmak; sadece kendi ruh sağlımıza değil, ayrıca başkalarının da zihinsel sağlığına fayda sağlayabilir.

 

Yazar: Ece Yurdakul
Editör: Emine Türal

 

Kaynakça:

Andrews J. (2020, 18 Mayıs). For Young People Emotions Are Highly Contagious Social Viruses. Psyche Ideas. https://psyche.co/ideas/for-young-people-emotions-are-highly-contagious-social-viruses

Görsel Kaynakça:

https://ilariaurbinati.com/works/dealing-with-mental-health/?epik=dj0yJnU9TzFac1FfSUFHcHJmT1RsM0EzRjBfbTM2VWZGR3A2dnEmcD0wJm49dmo1V1ZpTHd0Z0JhT1RISk9ycy1IZyZ0PUFBQUFBR0FhOFdJ

https://ideas.time.com/2011/11/01/theyve-taken-emotional-intelligence-too-far/#ixzz1ps2rkoA7

https://jkeslassy.tumblr.com/post/184296363928/social-media-addict

https://keithnegley.tumblr.com/image/61722679578

 

 

YAZAR BİLGİSİ
Ece Yurdakul
Ece Yurdakul 1998 yılında Ankara’da doğdu. 2016 yılında İçel Anadolu Lisesi’nden mezun oldu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampüsü’nde dördüncü sınıf psikoloji öğrencisi olan Ece Yurdakul, MozartCultures’da psikoloji alanında yazılar yazmakta ve aynı zamanda felsefe ve sosyoloji alanında da çeviriler yapmaktadır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.