Peygamberin Torunu ile Başkanın Oğlu

28.04.2021
Peygamberin Torunu ile Başkanın Oğlu

Peygamberin Torunu

Safahat’ın yedinci kitabı Gölgeler, bir ithafla başlar: “Şarkın tek dahi-i san’atı Şerif Muhyiddin Beyefendi’ye hatıra-i tazim” (Ersoy, 2018, s.466).

Hicaz, Kudüs’le beraber İslam dünyasının kutsal topraklarındandır. Osmanlı İmparatorluğu’nda, bu kutsal toprakların yöneticilerine “emir” denirdi. Emirler; vergi ve askerlik gibi yükümlülüklerden muaf tutulan, imparatorluğun en ayrıcalıklı eyalet yöneticileridir. I. Dünya Savaşı’nın ortalarında, “1908’de vezir rütbesi verilerek Mekke Emiri tayin edilen Hüseyin bin Ali 1916 Haziran’ında Osmanlı İmparatorluğu’na isyan ettiğini duyurdu.” (Bardakçı, 2017, s. 216). İsyan eden emir, görevden alındı ve yerine o sırada İstanbul’da yaşayan Şerif Ali Haydar Paşa, maiyeti ve ailesiyle gönderildi. Şeriflik unvanı, İslam peygamberi Muhammed’in soyundan gelenlere verilir. Safahat’taki ithafın muhatabı, işte bu Şerif Ali Haydar Paşa’nın oğlu, Muhammed’in otuz yedinci kuşaktan torunu Şerif Muhiddin Targan’dır.

1908-16 yılları arasında Mekke Emiri, daha sonra asi olan Hüseyin b. Ali

Targan, 1892’de İstanbul’da doğdu. Üç dört yaşlarında piyanoyla başlayan musiki ilgisi ömrünün sonuna dek devam etti ve nihayetinde iki enstrümanda -ud ve viyolonsel- virtüöz oldu. “Altı yedi yaşlarında uda başlamış ve pederinin konağına zamanının musiki üstatlarından gelenleri dinleyerek kendi kendine udunu ilerletmiştir.” (İnal, 2019, s.303). Bir gün yine ud çalarken, amcasının “Batılı, edebiyatı olan” bir enstrümanı öğrenmesini salık vermesi üzerine viyolonsel eğitimi almaya başlamıştır. “Viyolonsele on dört yaşında başlamış, bir müddet muntazam ders almışsa da 31 Mart hadisesinden korkarak memleketi terk eden hocasından sonra kendi kendine çalışarak sanatını ilerletmeğe devam etmiştir”(2019, s.304). Şerif’in XX. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu’nun bir paşasının oğlu ve İslam peygamberinin torunu olması ona maddi ve manevi yönden birçok imkan sağlamış, bunun sonucunda iyi bir eğitim almıştır.  Hukuk ve edebiyat eğitimi alan Şerif, öğrencilik döneminde musikiyle ilgilenememiş, musiki hakkında yeni şeyler öğrenememiştir. Okulunun bitişini takip eden yıllar, imparatorluğun çöküş yıllarıdır. Emir Hüseyin’in isyanı sonucu emir tayin edilen babasının yanında geçirdiği savaş yılları da musikiyle arasını açar. “Harbin nihayetinde imparatorluğun dağılmasıyla ailesi büyük zarar görmüştür.” (2019, s. 304). Savaşın sonunda Osmanlı kutsal topraklarını, Şerif’in ailesi de emirliği ve itibarını kaybedecektir.

Amerika

“Evet, bizim medeni Garb’ın ilk işittiği ses

Çölün yanık yüreğinden kopup gelen bu nefes…” (Ersoy, 2018, s.527).

Şerif Muhiddin, bir konuşmasına göre geniş bir ailenin başında bulunan babasını hiç olmazsa kendi yükünden kurtarmak için, İbnülemin’in kitabında yazılana göre ise “hayatını sanata hasretmek üzere” (İnal, 2019, s.304.) 1924 senesinde New York’a gider. Şerif, New York’ta hayatını kazanmak için viyolonsel repertuvarını genişletir ve bu arada uduna da çalışır ve oda müziği gruplarıyla çalmaya başlar. New York’taki ilk büyük konserini ise “ancak dört sene çok çetin mücadelelerden sonra verebildim” (Bardakçı, 2017, s. 224) diye anlatacaktır. Town Hall’da verdiği bu konserde salonun tamamı dolmuş, konser programının dışında dört parça ud ve üç parça da viyolonsel eserini encore (tekrar) çalmaya mecbur olmuştur. Konser Ravel’in eserleriyle sona erer. Konserin hemen sonrasında sanatçı odasına seyircilerden biri, “piyanistlerin piyanisti” adıyla anılan Leopold Godowsky gelmiş ve Şerif’i bizzat tebrik edip ertesi gün öğle yemeğine davet etmiştir. Şerif’in, herkesin içinde diyerek anlattığı bu tebrik, onun “sanat hayatımda kazandığım en unutulmaz kıymetli hatıralardan biridir” (2017, s.224) diyeceği kadar önemlidir. Konserin ertesi günü, New York’un önde gelen gazetelerinde bu konser yazılıyor ve tamamı iyi eleştirilerden oluşan bu yazılar Amerika’ya hicret etmiş peygamber torununun ününü artırıyordu.

Viyolonseliyle Şerif Muhiddin Targan. Feyhaman Duran’ın eseri

Başkanın Oğlu

New York’ta geçirdiği 8 sene zarfında oldukça tanınan ve entelijansiyada belli bir çevre edinen Şerif’in en yakın arkadaşlarından biri, iki kez art arda seçilerek ABD’yi 12 yıl yöneten Başkan Roosevelt’in oğlu Archibald Roosevelt’tir. Bu arkadaşlık, Şerif’in 1932’de ABD’den ayrılmasından sonra da mektuplar ve telgraflar vasıtasıyla devam etmiştir.  Şerif’in 1932’de tiroidinden hastalanması üzerine geçirdiği ameliyatta “Roosevelt Hastanesi’nde doktorların arasına katılarak ameliyat masasının başında bulunan” (İnal, 2019, s.305) Archibald’ın bu misafirperverliği ve arkadaşlığından ötürü Mehmet Akif’in Sanatkâr şiirinin ithafında “Mister Archibald Bullok Roosevelt Cenaplarına” (Ersoy, 2018, 526). yazılıdır. Bu şiirin altına ise şöyle bir not düşer Akif: “Şerif Muhyiddin Beyefendi, New-York’ta iken, bu asil genç, kendisine karşı ihlasın, mihman-perverliğin, biz Şarklıları bile hayran edecek derecesini gösterdi. Bunun için gıyabi minnettarım.”(2018, 526). Âkif’in “işittiğim bir macera” diyerek kaleme aldığı bu şiirde, Şerif’in Amerika’daki kariyeri anlatılır. Şerif Muhiddin bu şiiri Türkiye’ye döndüğünde bir mektupla gönderir ve mektubun sonunda Archie’ye şöyle yazar: “Archie, gördüğün gibi biz sadece bu dünyada arkadaş değiliz, büyük bir şairin kitabında da arkadaş olarak kalacağız.” 32 yaşında parasız gittiği New York’tan, hem Doğulu hem de Batılı sanat çevrelerince tanınan bir üne ve hastalığa sahip olarak 40 yaşında dönecektir Şerif.

Hocalık

Geçirdiği ameliyatın sonunda iki yıl uzak kaldığı sahnelere 1934 İstanbul konseriyle geri dönen Şerif, 1936 yılında Irak hükümetinden aldığı daveti kabul edip Bağdat’a gider. 1936’da kurulan Ma’hede’l Musiki’nin kurucusu ve 12 yıl boyunca başkanı olacaktır.  “Bu okul zamanla Arap dünyasının en güçlü konservatuarlarından biri halini aldı ve Şerif Muhiddin burada bazıları sonraki senelerde Arap udunun virtuozları kabul edilecek olan çok sayıda talebe yetiştirdi.” (Bardakçı, 2017, s. 232)  Ma’hede’l Musiki başlangıçta yalnız müzik eğitimi verirken devam eden senelerde tiyatro, resim ve heykeltıraşlık gibi güzel sanatların diğer dallarında da eğitim vermeye başlayarak Ma’hede’l Fünun-ı Cemile (güzel sanatlar akademisi) olmuştur. Cemil Bashir ve Munir Bashir gibi bugün bütün Arap dünyasının tanıdığı udiler, Şerif Muhiddin’den yedi yıl ud dersi almışlardır. Bu sanatçılardan özellikle Munir Bashir, Arap dünyasında “ud kralı” olarak bilinirdi. Şerif, yine sağlık sorunlarından dolayı 1948’de İstanbul’a döndüğünde İstanbul Konservatuarı İlmi Kurul Başkanlığı yapar ama şartlar sonucu 1951’de görevi bırakır.

Uduyla Şerif Muhiddin

İnziva

Amerika’da geçen gençliğinde oldukça yakışıklı olduğu söylenen, İsa’ya benzetilen, Amerika’ya iltica etmiş prenseslerin aşık olduğu Şerif, İstanbul Konservatuarı’nda tanıştığı Safiye Ayla ile 1950’de evlenir. Safiye Ayla, Şerif’i ilk gördüğünde “gökten nur indi sandım” diyecektir. Bu evlilik Şerif’in vefatına dek, 17 sene sürer. Evlendikten sonra sahnelerden çekilen ve yalnız plak dolduran Safiye ile Şerif Muhiddin çifti, gayet münzevi bir hayat yaşadılar. Bir insanın doğuştan peygamber torunluğu ve paşazadelik gibi kendi başına aşması güç olan iki kimliği, 25 civarı beste, iki enstrümanda virtüözlük, yüksek sanat çevrelerince kazanılan saygınlık ve “Rabb’ül Ud” (Udun Allah’ı) gibi bir lakapla, kısacası sanatçılığıyla aşan Şerif Muhiddin Targan’ın hayatı 1967’de sona erer. Ardında bıraktığı Koşan Çocuk, Kanatlarım Olsaydı, Kapris gibi kendine özgü saz eserleri, udun bilinip çalındığı bütün Doğu dünyasının değerli hazineleridir.

Yazar: Mehmet Ali Demir
Editör: Başak Tufan

Kaynakça: 

İnal, İ.M.K. (2019). Hoş Sada: Son Asır Türk Musikişinasları. İstanbul: Ketebe.

Bardakçı, M. (2017). Peygamberin Gelini. Safiye. İstanbul: İş Bankası Kültür.

https://islamansiklopedisi.org.tr/targan-serif-mehmet-muhittin (06.04.2021).

Ersoy, M.A. (2018). Safahat. Ankara: Akçağ.

Görsel Kaynaklar

The Prodigious Descendant of the Prophet: Şerif Muhiddin Targan, Modernization, Individualization, Virtuosity | An Interview with Bilen Işıktaş

https://www.turkcebilgi.com/h%C3%BCseyin_bin_ali_(mekke_emiri)

https://www.fikriyat.com/galeri/biyografi/iki-dunya-arasinda-dahi-bir-virtuoz-serif-muhiddin-targan/6

 

YAZAR BİLGİSİ
Mehmet Ali Demir
Mehmet Ali Demir, 2000 yılında Konya'da doğdu. Uludağ Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde eğitim görüyor. Türk edebiyâtı, dünya şiiri, kıta felsefesi, mitologya alanlarında okuma ve araştırmalar yapıyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.