Yeraltından: Emir Kusturica

Yeraltından: Emir Kusturica

“Kusturica’nın Yugoslavyası yalnızca Tito tarafından yıllarca yönetilmiş veya haritadan silinmiş bir ülke değil, ritüellerin ve geleneklerin, banal alışkanlıkların ve eski fantezi uçuşlarının bir dünyası, somut yaşamların yaşandığı, müzik, yemek ve hevesli bağırışlarla dolu bir yer.” (Dieckman, 1997, s. 49).

Emir Kusturica: Namıdiğer Nemanja

Emir Kusturica

Tüm dünyaca sansasyonel eylemleri ve açıklamalarıyla tanınan Emir Kusturica, 24 Kasım 1954’te Saraybosna’da doğdu. Müslüman bir Boşnak aileye sahip olduğu bilinen Kusturica, babasının ateist olduğunu ve kendisini Sırp kabul ettiğini; kendisinin de Sırp kimliğini benimsemiş olduğunu pek çok defa ifade etti. Öyle ki 50 yaşına geldiğinde vaftiz oldu ve Sırp Ortodoks kimliğinin altını çizdi. Yugoslavya İç Savaşı sırası ve savaş sonrası tutumu, politik duruşu ve söylemleriyle eleştirilerin odak noktasında olan ünlü yönetmen, önce Bosna-Hersek’te istenmeyen adam ilan edildi, 1992 yılından sonra da doğduğu kente geri dönmedi, dönemedi.

Kusturica: Sineması

Kusturica filmlerinde mizahi ögeler ince ince işlenir. Karakterleri de hikâyeleri de yaşamın içindendir ancak karakterleri karikatürize edilmiş ve hikâyeleri günlük yaşamda da karşılaşılabilecek absürtlüklerle örülmüştür. Balkanları tüm dünyaya, kendine özgü motifleri ile tanıtan Kusturica; acıyı, aşkı, neşeyi, savaşı ve kanı kendine has tutumu ile seyirciye sunmuştur. Filmlerinde yer alan müzikler ise kulaklarda eşsiz bir tını bırakır.  

Filmlerini Yugoslavya’nın bir nevi uzantısı veya iz düşümü olarak görmek mümkündür. Kullandığı temaların bölgenin özelliklerinden ve bölge üzerindeki kişisel algısından gelmesinin de bu duruma katkı sağladığı görülmektedir. Filmlerindeki karakterlere ve yaşam şekillerine bakıldığında, düzen dışılık, fevrilik, uçarılık vb. özellikler rahatlıkla fark edilir.

Underground: “Bir Zamanlar Bir Ülke Vardı.”

 

Emir Kusturica bütün filmlerinde, hayalini kurduğu, yıkılışına tanık olduğu ve bu yıkımı engelleyemediği Yugoslavya’sını anlatmaktadır. Bu filmlerden en önemlisi de “Underground” yani “Yeraltı”dır. Bu filmle Yugoslavya’da yaşananları ironi ile alan Kusturica, sert eleştirilere maruz kalmıştır. Filmi Belgrad’da çekmesi de önemli bir diğer ayrıntıdır. Sinemayı propaganda aracı olarak kullanmakla eleştirilen Kusturica; sürekli kaynayan, kanla yoğrulmuş, iplerin her zaman gergin olduğu bu coğrafyayı kendi gözünden yansıtmaktan asla çekinmez.

Film, İkinci Dünya Savaşı sırasında talan edilmiş Belgrad görüntüleri ile başlar. Alman istilası altındaki kentte Marko’nun vaatleriyle en yakın arkadaşı Petar “Blacky” ve arkadaşları, “sözde” sivil halk için “yeraltında” silah üretimine başlarlar. Bu süreç, savaşın bitmesini umarak ülkeleri için canla başla mücadele eden yeraltı halkının yeniden toprağa basma umuduyla yıllarca devam eder. Zamanı gelip yeryüzüne çıktıklarında ise savaşın gizlenmiş gerçekleriyle karşılaşırlar. Yugoslav tarihinin 1941-1992 yılları arasındaki dönemini işleyen 170 dakikalık film, “savaş, soğuk savaş, savaş” olarak üç bölümden oluşur ve komedinin yanı sıra gerçekçi bir savaş filmi olarak da kabul edilebilir.

Filme şöyle bir göz atacak olursak filmin can alıcı sahnelerinden biri, ana karakterlerden biri olan İvan’ın yeraltında kaybolmuşken yanından geçen Birleşmiş Milletler aracına Yugoslavya’yı sorması ve “Yugoslavya yok” cevabını almasıdır. Öte yandan İvan Yugoslavya’ya geldiğini duvarlardan akan kanı görünce anlar. İvan’ın kendisini kandıran abisi Marko’yu öldürmesi ve Marko’nun “kardeş kardeşi öldürmedikçe savaş asla yoktur.” cümlesi de filmin bir diğer kırılma noktasıdır. İnsanların o dönemki psikolojisini yansıtmak için filmin sürekli kapalı bir ortamda geçmesi ise Kusturica farkını ortaya koymaktadır. Underground, çok yönlü finali sayesinde hafızalarımızda derinlemesine yer edinmeyi başarır.

Kusturica filmlerinde oluşturulan “Balkanlılık” yalnızca gözüktüğü gibi olan kişilerden, stereotiplerden veya olaylardan ibaret değildir. Batı ve Doğu karşıtlığında Batı’ya atfedilen iyi özelliklerin aslında o kadar iyi olmadığı buna karşılık Doğu üzerine kalmış kötü çağrışımlara ise salt bir şekilde bakılmaması gerektiği çünkü göründüğünden farklı olabileceği durumu da söz konusudur. 

Daha fazla ipucu vermeden söylemeliyiz ki “Underground” mutlaka listenizde olması gereken bir başyapıt. Şimdiden iyi seyirler!

Yazar: Sündüs Adaş

Kaynakça:

Görsel Kaynakça

YAZAR BİLGİSİ
Sündüs Adaş
Sündüs Adaş, 1994 İstanbul doğumludur. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında Yüksek Lisans mezunu olan Sündüs, Balkan coğrafyasına özel ilgi duymakta ve yazılarını, araştırmalarını bu alanda yoğunlaştırmaktadır. Farklı kültürler tanımak, yeni insanlarla tanışmak, gezmek ve okumak en büyük tutkularındandır.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.