Anadolu Selçuklu Devleti’nde Cami Mimarisi 

06.10.2020
Anadolu Selçuklu Devleti’nde Cami Mimarisi 

Türklerin Anadolu’yu yurt edinmelerine kadar olan dönemde ortaya çıkan; eğitim, tıp, edebiyat ve mimari alanındaki eserler Orta Asya ve İran’da gelişmişti. 1071 sonrası fethedilen Anadolu’da, büyük bir bayındırlık hareketine girişen Anadolu Selçuklu Devleti ve beylikler ülkenin her köşesini camii, medrese, külliye, kervansaray, şifahane, imaret, kale ve köprülerle donattı. Külliyelerde cami ve medreseler ana yapılar olmak üzere, bazılarında ise türbe ve hamam da yer alır. Kimisinde de medresenin yerini, aynı plan özelliğine sahip olan şifahane alır. Sivil mimaride, kervan yolları üzerinde sıralanan kervansaraylar, anıtsal örneklerle önemli yer tutarlar. Bunları, sayıları az olmakla birlikte çarpıcı çini ve alçı bezemeleri ile bizi şaşırtan saraylar izler. Günümüzde ancak birkaç örneği kalmış ve genellikle kervansarayların içinde rastladığımız hamamlar konusunda ise bir genelleme yapamayız.  

anadolu-selcuklu-devletinde-cami-mimarisiSelçuklu mimarisinde cami yapıları, Doğan Kuban’ın yapmış olduğu sınıflandırmaya göre; “çok destekli camiler”, “mihrap önü kubbeli camiler”, “özel tip camiler”, “kiliselerin örnek alındığı camiler” olarak dört grupta sınıflandırılır. 

Camilerde; erken dönem Anadolu Türk mimarlığında, Şam Emeviye Camiinin modelini tekrarlayan Diyarbakır Ulu Camii günümüze en erken ulaşan örnek olmaktadır. Geniş bir avlunun güneyinde enine gelişen çok direkli ana mekân, tasarımın aslını meydana getirir. Siirt ve Bitlis Ulu Camilerinde de zamanla aynı biçime ulaşılmış olduğu gözlenir. Enine gelişen bir ana mekânın ortasında ve mihrap önünde kubbenin yer aldığı plan tasarımı ise Artuklu camilerinde ortaya çıkar ve yerleşir. Silvan ve Mardin camilerinden sonra, Kızıltepe Ulu Camii bu tipin en gelişmiş örneğidir. Buna karışlık, Danişmentli camilerinde, çok ayaklı ana mekân, mihrap önünde kubbe motifini vazgeçilmez biçimde kullanılmakla birlikte, mekân enine gelişmeyi bir yana bırakmakta, kuzeydeki geniş avlu, yerini ana mekânın ortasına, merkeze alınmış iç avluya bırakmaktadır. Çoğunlukla üzeri açık bırakılan veya camekânla örtülen bu iç avlu aynı zamanda ışıklandırmaya da yaramaktadır. 

 İlk Türk Beyliklerinin ve Anadolu Selçuklularının camilerinde Artukluların enine gelişen tasarımı dışında, genellikle mihrap önünde kubbeli bölümün yer aldığı, çok ayaklı bir düzen gözlenmektedir. Ancak, orta açıklık veya bunu yaşatan camekân toplayıcı olmakta, çok az örnekte doğrudan dikine bir gelişme gözlenmektedir. Özellikle mihrap duvarı yönünde enine bir gelişme, gerek örtüde gerekse alt bölümde mutlaka yapıya egemen olmakta, mihrap önü kubbesiyle de bu durum vurgulanmaktadır.  

selcuklu-devletinde-cami-mimarisiİran’da Büyük Selçuklular’ın ana cami tipi olan, revaklı büyük avlunun etrafında dört eyvanın yer aldığı camiler Anadolu’da terk edilir. Bu tipin ilginç bir uzantısını tek eyvanla Malatya Ulu Camii’nde buluruz. Geniş orta avlusu, tuğlanın da kullanıldığı malzemesi ve genel plan tasarımı ile İran Büyük Selçuklu camilerini andıran Malatya Ulu Camii tek örnek olarak kalmaktadır. Malatyalı bilinen bir mimarı olan bu yapı, Anadolu Selçuklu çağı mimarlarının İran’daki Büyük Selçuklu mimarlığına yabancı olmadıklarını ancak Anadolu’da yeni bir tasarımı gerçekleştirmek için çalıştıklarını kanıtlayan güzel bir örnektir. Bu çabalar, beylikler ve Osmanlı dönemi mimarlığının temellerini atacaktır. 

Bu dönemin önemli bir tipini de ağaç direkli camiler oluşturur. Ağaç direkler üzerinde düz damlı bu yapılarda diğer camilerin tasarımını detaylarda yakalamak mümkündür. Bu camiler özellikle ortada açıklık-ışıklık bölümleriyle, ağaç işçiliği örnekleriyle dikkati çekici yapılardır. Afyon, Sivrihisar, Ankara Arslanhane, Beyşehir Eşrefoğlu Camileri bunların önemli örnekleridir. Beyşehir örneğinde, tuğladan mihrap önü kubbesi her iki tipin kaynaştırıldığı bir örneği meydana getirmektedir. Çok destekli camilerde, üst örtü fazla sayıda sütun ve ayak tarafından taşınmaktadır. Örnek olarak Sivas Ulu Camii’ni verebiliriz. Mihrap önü kubbeli camiler, mihrabı vurgulayan bir veya birkaç sahın genişliğinde mihrap önü kubbesine yer verilen planlı camilerdir. Bu tip camilere örnek olarak Silvan Ulu Camii’ni verebiliriz.  

Özel tip camiler ise XII. yüzyılda ortaya çıkan Anadolu’ya özgü bir plana sahiptir. Bu camilerde mihrap önü kubbesi ile birlikte aynı hizada bir aydınlık feneri veya fenerli bir kubbe yer almıştır. Kayseri Huand Hatun Camii bu plan tipinde bir camidir. Kiliselerin örnek alındığı camilerde mihraba dik uzanan sahınların kullanıldığını görüyoruz. Bu tipe örnek olarak Niğde Alaaddin Camii’ni verebiliriz. 

 

Yazar: Hatice Dağlıkan 

Kaynakça: 

Algan,N. (2008). Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Seramik Anasanat Dalı Sanatta Yeterlik Tezi . Anadolu Selçuklu Dönemi Mimarisi Taş Yüzey Süslemelerinin İncelenmesi Ve Seramik Yorumlarıİzmir 

Byaz Mimarlık ve Tasarım. (2017). Anadolu’da Selçuklu Çağı Mimarlığıhttp://byaz.eu/kaynaklar.html  

Byaz Mimarlık ve Tasarım. http://byaz.eu/kaynaklar.html  

https://okuryazarim.com/ (görseller için yararlanılmıştır)

 

 

ETİKETLER:
YAZAR BİLGİSİ
Hatice Dağlıkan
Hatice DAĞLIKAN 1999 yılında Mersin'de doğdu.2017 yılında Tarsus Fen Lisesi'nden mezun oldu ve 2018 yılında Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nde üniversite öğrenimine başladı. Mersin'de ikamet etmektedir. Mimarlık tarihi, arkeoloji ve mitoloji özel ilgi alanlarıdır. Oyun oynamayı, okumayı, müzik dinlemeyi, yeni diller öğrenip farklı kültürler tanımayı ve belgesel izlemeyi sevmektedir. Bu platformda yazmasının temel amacı insanların çevresinde gördüğü eserler hakkında fikirlerinin oluşmasını sağlayabilmektir.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.