Erken Dönem Osmanlı Mimarisinde Zâviyeli Plan Tipinin Gelişimi

17.06.2020
Erken Dönem Osmanlı Mimarisinde Zâviyeli Plan Tipinin Gelişimi

Erken dönem Osmanlı camilerinde karşımıza çıkan ve ‘zâviyeli plan’ olarak adlandırılan plan tipi, Osmanlı Devleti’nin mimari gelişimi ve sosyo-kültürel yaşantısı açısından oldukça önemlidir. Bu mimari plan tipi zâviyeli, ters T planlı, kanatlı veya Bursa Planlı olarak da literatürde isim bulmaktadır.
Bu planda tasarlanan yapıların ilk inşaları Osmanlı’nın kuruluş devrinden itibaren Bursa, İznik ve Edirne civarlarında görülür ve 16. yy.a kadar inşa faaliyetleri devam eder. Bu ibadet mekânlarının planları incelendiğinde ve eski kayıtlar göz önünde bulundurulduğunda ise birden fazla işleve hizmet eden yapıların bir çatı altında toplandığı görülmektedir. İbadetten ayrı olarak, bu yapılar devlet işlerinin idare edildiği, halkın bir araya geldiği, kütüphanelerin bulunduğu, zaman zaman hukuk meselelerinin görüşüldüğü yerlerdir. Aynı zamanda Osmanlı’nın bir uç beyliğinden devletleşmesine öncülük eden ahiler ve gezici dervişler için geceyi geçirip buralarda dinlenebildikleri misafirhaneleri de bünyelerinde bulundurmaktadırlar. Ters T planda inşa edilen ibadet mekânlarına genelde bir son cemaat yerinden sonra gelen taç kapıdan girilmektedir. Giriş holünden sonra ise, arka arkaya sıralanmış iki büyük kubbeli kısım, bunlardan taç kapıya yakın olan kubbeli avlu kısmının sağ ve sol yanlarında ise birer kubbeli tabhâne (misafirhane) ana şemayı oluşturmaktadır.
Cümle kapısında yapının içine girildiğinde bizi karşılayan kubbeli ilk kısım, bir dağılım mekânı olarak adlandırılabilir. Bu kısmı örten kubbe ekseri hallerde bu çeşit binaların diğer bütün kubbelerinden yüksek ve geniştir. Bazen bu mekânın örtüsünde kubbe yerine bir tonoz kullanılmıştır (Eyice, 1963:7). Yapının bu bölümü büyük çoğunlukla mekânın diğer bölümlerinin kotundan daha düşük bir kotta tasarlanmıştır ve ortalarında küçük bir fıskiyeli havuz bulunmaktadır. Bu noktalar göz önünde tutulduğunda, ilk kubbeli mekânın görevi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Burası bir ibadet yeri olarak düşünülmüş değildir. Ancak bir hazırlık mekânı, ortadaki şadırvandan da anlaşılacağı gibi üstü kubbe ile kapalı bir avludur. (Eyice, 1963:7-8)
Avlunun sağ ve sol yanındaki hücrelerin ise geçmiş araştırmalarda medrese olarak kaydedildiğini görüyoruz. Ancak günümüzde bu mekânların medrese olarak kullanılmadığı bilinmektedir. Osmanlı mimarisi incelendiğinde hâlihazırda bir medrese tipolojisi bulunduğundan dolayı bu iddialar temelsizdir. Bu yan kanatların esas ibadet mekânı, yani cami kısmı ile doğrudan doğruya bağlantıları yoktur. Bu hücrelerden mihraplı mekâna geçilmek istendiğinde muhakkak surette kubbeli avlu sofasından dolaşmak lazımdır (Eyice, 1963:8). Bu hücrelerin içlerinde kendilerine ait mihrap bulunmamakta olup hemen hemen her örneğinde dolaplar, nişler ve ocaklar bulunur. Ayrıca bu mekânların yine büyük çoğunluğunda dışarıya açılan kapıları ve ufak giriş holleri bulunur. Bu gibi mimari özellikler göz önünde bulundurulduğunda bu kısımların da ibadet için kullanılmadığı kendini göstermektedir. Bazı eski kaynaklarda buralara tabhane denilmektedir. Tabhane, misafirhane anlamına geldiğinden dolayı bu hücrelerin işlevleri belli bir noktaya kadar aydınlanmaktadır. Ancak bu misafirhane hanlardaki gibi kervanları konuk etmiyor, Ahi Teşkilatının mensuplarını ve Anadolu’nun gezici dervişlerini ağırlıyorlardı. Ahiler, zaviyelerde yemeklerden sonra Kur’an-ı Kerim okur, sema ve raksa kalkardı. Özellikle mübarek gün ve gecelerde bu ibadetlere daha bir önem verilirdi. Nitekim İbn Batuta, Geyve ile Mudurnu arasında bir Cuma gecesi gecelemek zorunda kaldıkları bir köyde, köylülerin zaviyede toplandığından ve sabaha kadar Allah’ı zikrettiklerinden ve köylülerin imkânları nispetinde evlerinden yiyecek getirerek kendilerine ikram ettiklerinden söz etmektedir (Acar, 2011:33-34).
Bu yapılara ‘cami’ adını veren ve asıl ibadetin yapıldığı kısım ise kapalı avlunun güneyindeki kubbeli alandır. Burası, diğer zemin kotlarından yaklaşık bir metre kadar yüksekte ve merdivenle ulaşılır şekilde planlanmıştır. Mihrap ve minberleri bulunur. Harim kısmı, kapalı avludan enine atılmış yüksekçe bir kemerle ayrılmaktadır.
Sonuç olarak zâviyeli plan tipinin ibadet işlevinin yanı sıra sosyal hayata uygun olarak da tasarlandığı söylenebilir. Osmanlı’nın beylikten devlete geçişine tanıklık eden bu yapılar Erken dönem Osmanlı mimarisini ve sosyal yaşantısını anlayabilmek için belge niteliğindedirler. Günümüzde eski işlevlerini kaybetmiş olsalar dahi tamamen ibadet için kullanılarak harap olmaktan kurtulmuşlardır.

YUSUF GÜL

KAYNAKÇA

EYİCE, Semavi. (1963). İlk Osmanlı Devrinin Dini-İçtimai Bir Müessesesi Zaviyeler ve Zaviyeli Camiler, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C.23, S.1-2: İstanbul.
ACAR, Türkan. (2011). Anadolu Türk Mimarisinde Tabhaneli Camiler, (Doktora Tezi), Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı: İzmir.
ACAR, Türkan. (2013). Tabhaneli Camilerin Tipolojisi Üzerine Bir Deneme, Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, S.28 : Isparta.
YAVAŞ, Doğan. (2007). Orhan Gazi Külliyesi, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.33, İstanbul: TDV Yayınları.
YAVAŞ, Doğan. (2013). Yeşilcami Külliyesi, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.43, İstanbul: TDV Yayınları.
KUBAN Doğan, (2007). Osmanlı Mimarisi, YEM Yayın: İstanbul.
ASLANAPA, Oktay. (1986). Osmanlı Devri Mimarisi, İnkılap Yayınevi: İstanbul.

ETİKETLER: , ,
YAZAR BİLGİSİ
Yusuf Gül
Yusuf GÜL, 1997 yılında Bursa'nın Osmangazi ilçesinde dünyaya gelmiştir. Liseden 2015 yılında mezun olmuştur. Uludağ Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünde eğitimine devam etmektedir. İlkokul dönemlerinde keman eğitimi alan Yusuf GÜL, Kültür ve Turizm Bakanlığı Bursa Devlet Klasik Türk Müziği Korosunun 2019 yılında açmış olduğu ‘’Gençlik Korosu’’ sınavlarını kazanarak buraya dâhil olmuştur. Okumayı, yazmayı ve seyahat etmeyi hobilerinin arasında saymaktadır. Araştırmaya ve yazmaya yoğunlaştığı konular ise Restorasyon, Müzeler, Mimariye Bağlı Süsleme, Bizans Mimarisi ve Osmanlı Mimarisidir. Mozaik sanatıyla yakından ilgilidir.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.