Kişi Nasıl İyi Bir Yürüyüşçü Olur?: Friedrich Nietzsche

20.04.2021
Kişi Nasıl İyi Bir Yürüyüşçü Olur?: Friedrich Nietzsche

 

Kişi Nasıl İyi Bir Yürüyüşçü Olur?: Nietzsche

Genç Filozof Nietzsche

15 Ekim 1844 yılında Almanya’da doğan Friedrich Nietzsche, babasını erken yaşta kaybetmesinin ardından annesi ve büyükannesinin himayesi altında büyür. Erken yaşlarda yaptığı çalışmaları sayesinde kazandığı ün, onun herhangi bir sınava veya teze ihtiyaç duyulmadan Basel Üniversitesi’nde filoloji profesörü olarak aday gösterilmesine olanak sağlar. Hızla yükselerek akademik alanda başarı ve saygınlık kazanması 1871 yılında Tragedyanın Doğuşu adlı eserine yöneltilen eleştirilerle sekteye uğrar.

Özel hayatındaki sorunlara ileri derece miyop olmasından kaynaklı migren krizleri de eklendiğinde hayatının önemli bir parçası olan okumak ve yazmak eylemleri Nietzsche için oldukça meşakkatli bir hal alır. Gün içinde birkaç dakikalık okumalar yapması günler sürecek baş ağrılarını tetikler. Derslerini azaltmak gibi çözüm yollarına başvursa da uzun vadeli bir fayda elde edemez. Kendisini yatağa bağlayan migren krizleri ve istifra nöbetlerine bir çare bulamayan Nietzsche, 1879 yılında filoloji eğitimi verdiği Basel Üniversitesi’nden istifa eder. (Wicks, 2018)

Kişi Nasıl İyi Bir Yürüyüşçü Olur?: Nietzsche

Nietzsche’nin yürüme ile olan münasebeti hastalığı ile aynı döneme rastlamaktadır. Yürümenin hayatının önemli bir parçası haline gelmesi uzun vakitler almaz zira gününün 8 saatini bu eyleme adamıştır. Yürümek, hareket özgürlüğü sağlamasının yanında aklına düşen fikirleri uzun uzun tartmasına ve biçimlendirmesine de olanak sağlar. Bugün önemli filozoflar arasında gösterilmesine vesile olan sayısız eserini bu yürüyüşler esnasında yaşadığı esinlenmeler sayesinde kaleme alabilmiştir. Yürüyüş sırasında defterine karaladığı fikirler Tan Kızıllığı, Şen Bilim, İyinin ve Kötünün Ötesinde ve Böyle Söyledi Zerdüşt gibi pek çok önemli eserini oluşturmuştur. (Gros, 2020, s.22)

Kişi Nasıl İyi Bir Yürüyüşçü Olur?: Nietzsche

Bir Amaç Olarak Yürümek

Nietzsche’nin yürüyüş felsefesi, işini yaparken kafasını kurcalayan rahatsız edici düşüncelerden uzaklaşmak adına başvurulan bir yönteme dayalı değildir. Tam aksine, yürümek düşünebilmesini ve işini yapabilmesini sağlar. Yaptığı uzun yürüyüşlerden sonra evine döndüğünde düşüncelerini birkaç dakika içinde kâğıda döker. Masasının başında aklına parlak fikirlerin gelmesini beklemez. Bununla bağlantılı olarak, beyninin hareketsizliğe alışmasına izin vermediği gibi sabahın ilk ışıklarında kendisini dinlemek yerine kitap okumanın bir terbiyesizlik olduğunu söyler. Başkalarının düşüncelerinden önce kişi kendisine kulak kesilmelidir; kafasının içinde dönüp dolaşan fikirleri yakalamaya çalışmalıdır.

“Olabildiğinde az oturmalı; açık havada ve özgürce hareket ederken doğmamış bir düşünceye inanmamalı. Tüm önyargılar bağırsaklardan gelir; kalça büyütmek -daha önce de söylemiştim- kutsal tine karşı asıl günahtır.” (Nietzsche, 2019, s.24)

Nietzsche, yazdığı kitaplarda Fransa’nın Nice kentinin ılık rüzgarını, Sorrento’nun ferah kokusunu ve düşüncelerinin şekillendiği uzun orman yollarının izlerini okuyucuya aktardığına inanır. Öte yandan kitaplarını hantal, kasvetli ve küf kokulu kütüphane köşelerinde, iki büklüm olmuş sırtlarının ağrısıyla kaleme alan yazarları eleştirmekten geri durmaz.

“Kasılmış bağırsaklar kendini hızla ele verme konusunda –bundan hiç şüpheniz olmasın- ağır havadan, alçak tavanlardan ve dar odalardan geri kalmaz.” (Nietzsche, 2003)

Edvard Munch, Friedrich Nietzsche-1906

Yürümeyi sporla birleştiren, hedefe ulaşmak için bir araç olarak gören düşüncenin aksine Nietzsche, onu başlı başına bir hedef olarak ele alır. Yürümek; düşüncelere başkalarının sansürü veya kısıtlamaları olmaksızın havada süzülme, rüzgârda oradan oraya savrulma, kendi kendisini çürütme ve yüceltme özgürlüğünü veren bir eylemdir. Böylelikle kitapları kopya etmekten farklılaşarak özgürlüğü deneyimlemiş fikirlerle doludur.

Düşüncelerine kulak vermenin yanı sıra yürümek, Nietzsche’nin senelerce sancısını çektiği migren krizlerinin de en etkili ilacıdır. Paris, Floransa, Atina gibi nemden uzak ve temiz gökyüzüne sahip şehirlerin sağlığına iyi geldiğini Ecce Homo adlı eserinde şu sözleriyle anlatır:

“Dehanın koşulu kuru hava, temiz gökyüzüdür -yani hızlı metabolizmadır, büyük, hatta muazzam ölçülerdeki gücü hep yeni baştan ikmal edebilme olanağıdır.” (Nietzsche, 2019)

Son Yürüyüşler ve Ölüm

Hayatının 10 yılını hareket halinde, ezberlediği yolları tekrar arşınlayarak ve doğal olanın ahenginden beslenerek geçirir. Eserlerini doğadan beslenerek yazmasına olanak sağlayan açık hava yürüyüşlerini yüceltir. Hastalığının kendisini aklın yoluna sokarken, pasif, sünepe ve somurtkan biri olmaktan uzaklaştırdığını söyler. Havası kuru, göğü açık kentlerden önce yaşadığı Basel, Leipzig gibi şehirlerdeki nemli havanın sağlığı üzerindeki etkilerini daha iyi gördüğünü söyler. Profesörlük eğitimi verdiği dönemdeki günlük düzeninin “kendini düşünmemek” olduğunu söylerken, sağlıklı olduğu zamanlardaki uzun yürüyüşlerine de atıfta bulunur.

Kişi Nasıl İyi Bir Yürüyüşçü Olur?: Nietzsche

Verimli olmakla birlikte hareketli de geçen yılların ardından Nietzsche, 1880’lerin ortasında başlayan ve ölümüne dek sürecek olan sağlık sorunlarıyla baş etmek zorunda kalır. Sırt ağrıları nedeniyle yürüyüşleri kesintiye uğrarken uzun süren migren krizleri hayatını zorlaştırır. 1888 yılında Torino’ya yerleşmesi migren krizlerine çare olmuşsa da psikolojik olarak sağlıklı değildir. 25 Ağustos 1900 tarihindeki ölümüne dek, hayatının son yıllarını annesi ve kız kardeşiyle geçirir.

Nietzsche’nin 1888 yılında yazdığı ve son kitabı niteliğini taşıyan Ecce Homo adlı eserinde sağlıklı geçirdiği yıllarını sıklıkla dile getirir.

“Bende yaratıcı güç en gür çağladığında, kaslarımdaki çeviklik de doruğa çıkıyordu. Beden coşmuştu: “Ruh”u oyunun dışında bırakalım… Dans ettiğim sık sık görülürdü; o zamanlar, yorulmak nedir bilmeden, yedi-sekiz saat dolaşabiliyordum dağları. İyi uyuyordum, çok gülüyordum, zindeliğimin ve sabrımın zirvesindeydim.” (Nietzsche, 2019, s.85)

Yazar: Melin Durmaz
Editör: Başak Tufan

Kaynaklar

  • Wicks, R. (2018, Fall). “Nietzsche’s Life and Works”. The Stanford Encyclopedia of Philosophy.
    Erişim Adresi: https://plato.stanford.edu/entries/nietzsche-life-works/
  • Gros, F. (2020). Yürümenin Felsefesi. (A. Ulutaşlı, Çev.). İstanbul: Kolektif Kitap.
  • Nietzsche, W.F. (2003). Şen Bilim. (L. Özçar, Çev.). Bursa: Asa Kitabevi.
  • Nietzsche, W.F. (2019). Ecce Homo. (M. Tüzel, Çev.). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür.

Görsel Kaynaklar

 

 

YAZAR BİLGİSİ
Melin Durmaz
Melin Durmaz, 1997 yılında İstanbul’da doğdu. Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Sinema, sosyoloji ve iletişim gibi alanlarda içerik üretiyor. Deneme ve hikâye yazıyor.
YORUMLAR

  1. Coşkun Rıdvan Tüzemen dedi ki:

    Eline sağlık. Kısa, net ve anlaşılır bu yazı için teşekkürler.
    “DOĞA BİZİ SARSA SARSA UYANDIRIR İNSANLIK KABUSINDAN.” Yürümenin Felsefesi

  2. irem dedi ki:

    Saniyeler sürdü sanki.. Çok akıcıydı yazınız teşekkürler

    1. Melin Durmaz dedi ki:

      Beğenmenize çok sevindim, teşekkürler :’)

  3. Fuad Eren dedi ki:

    “Düşüncelerine kulak vermenin yanı sıra yürümek, Nietzsche’nin senelerce sancısını çektiği migren krizlerinin de en etkili ilacıdır.” faydalı bir yazıdan alınacak öğütler👏