Tanatoloji Nedir?

Tanatoloji Nedir?

Disiplinlerarası bir bilim olan tanatoloji, ölümü inceleyen bilim dalıdır. Tanatoloji, tıbbi anlamda psikiyatri, veterinerlik ve hemşirelik alanlarında uzmanlaşmış kişiler tarafından ölüm olayının incelenmesi, ölümün güvenilir bir biçimde meydana geldiğini ispatlamak amacıyla yapılan bir araştırmadır (Wikipedia, 2021). Tanatoloji kelimesinin kökeni Yunan mitolojisinde ölüm tanrısı olan Thanatos’tan gelmektedir. Thanatos’un görevi insanların güzel, masum ve düzgün bir biçimde ölmesini sağlamaktır. Kardeşi Hypnos’a göre Thanatos’un daha nazik olduğu söylenir, bunun sebebi Hypnos’un muhtaç insanlara yardım ederken uykuları nedeniyle hayatlarının yarısını almasıdır.

Geçmişten günümüze kıyasla ölüm hakkındaki bilgi ve birikim bir hayli artmıştır fakat modern insan gün geçtikçe ölümden kaçmak istemek bir yana, ölümsüz olmaya çalışmaktadır. Peki insan zamansal varlığı ile barışık olmak varken ölümden neden korkar ya da insanı asıl korkutan ölümden sonraki belirsizlik midir?

Carpicco Ölüm

“Bugün oturdum ölümü düşündüm
Yirmi yaşında ve hayat bu kadar güzelken.” (Erhan, 2014, 49)

Carpicco, kelime anlamıyla neşe ve keyif anlamına gelmektedir. Ölüm neşeli olabilir mi? İnsan hayatı bir yapboz gibi düşünüldüğünde ölüm de bu yapbozun bir parçasıdır yani ölüm aslında yaratılışın bir koşuludur. Varlık ve ölüm bir aradadır. “Ölümden hayata geçerken duymadığınız kaygıyı, hayattan ölüme geçerken de duymayın.” (Montaigne, 2015, 110). Ölüm hayatın bir parçası ise insanı korkutan nedir? İnsanı ölümden korkutan mal, mülk veyahut ölüm sonrası var mı yok mu gibi düşünceler olabilir lakin daha somut bakıldığında önceden tanık olunan cenaze törenleridir. Ağlamalar, ağıtlar, asık suratlar, gözyaşları…

“Ölüler beni serinliğe yakıştıramaz
Çünkü hiç kimse çıkmak istemez bu mevsimden dışarı” (Özel, 2015, 15)

Ölüm Cantabile

İtalyanca müzik terimi olan cantabile’in en önemli özelliği dinleyiciye melodi vasıtasıyla konuşuyormuş gibi hitap etmesidir. Melodilerin insanlara hitap şekli döneme göre değişiklik göstermektedir. Thanatos’u yani ölümü ne kadar bastırırsak o denli şiddetli geri döner. Dilozof’a göre, zararlı olduğunu bile bile alkol ve sigara içen, sürekli suç işleyen insanların aslında ölmek istemesi düşünülmektedir ama buradaki asıl nokta ölmek istemeleri değil, ölüme yaklaşmak istemeleridir (Tema, 2020). Görseldeki Arnold Böcklin’in Keman Çalan Ölüm ile Otoportre adlı tablosunda Böcklin’in şah damarına ölüm yaklaşmıştır. Bu otoportede anlatılan, ölümün insana ne denli yakın olduğudur. Resme dikkatli bakıldığında kemanın sadece bir teli kalmıştır. O tel koptuğunda ise ölüm gerçekleşecektir. Diğer bir yandan sanatçının elinde tuttuğu paletin halinde boyaların ham hali bulunmaktadır. Burada boyayı oluşturan asıl madde yani gerçek hali görülmektedir. Boyanın ham hali hayatta gerçekten neyin önemli olduğunu yani ölümü hatırlatmaktadır. Paletinin altında tuttuğu bezle fırçasını silen sanatçı, ölümün de hepimizi sileceğini vurgulamıştır. (KhanAcademyTürkçe, 2013).

“Uzaktadır her şey, hep… yalnız ölüm,
Her yerde, her an yakınımız, ölüm.” (Leblebitozu, 2017)

Requiem

Kelime anlamı “ağıt” olan requiem, Hristiyan inançlarına göre ölen kişinin ruhunu rahatlatmak amacıyla cenaze törenlerinde çalınan müziğe denir (Tüzer, 2007, 198). Aynı zamanda Mozart’ın ölüler için bestelediği eserinin adıdır. Mozart, cenaze törenlerinde ölüler için bestelediği bu eseri tamamlayamadan vefat etmiştir. Vefat ettikten yaklaşık 1 yıl sonra, eser Franz Xaver Süssmayr tarafından tamamlanmıştır. Bu versiyona ek olarak 20. yüzyılda çeşitli müzikologlar da Requiem’in farklı versiyonlarını bestelemişlerdir.

Ölüm fikrini öldüremeyen modern zamanın insanı, gerçekler karşısında farklı bir bakış açısı ele alarak ölümün tevekkülle karşılandığı veya ağıtlar yakıldığı tarzdan vazgeçerek ölümü ve ölümlülüğü yaşamından çıkarmak için ne gerekiyorsa yapar (200). Baudrillard, Batı kültürünün tümüyle sağlıklı olma yani yaşamı ölümden temizleyip kazıma üzerine oturtulduğunu söyler (200). Yaşamlarını mideleri ile doğru orantıda tutan “genç burjuvalar” da ölüm düşüncesini “fermuarlayarak” bir süreliğine, mümkün olduğu sürece yaşamlarından uzakta tutmaya çalışırlar.

Ölüm

“Sonra öldün, sonra ıslıkladılar seni
gösterişsiz tabutunu yuhaladılar
lahana yaprakları attılar sana
sonradan görme tombul orta yaşlılar
semiz, genç burjuvalar seni
tepeden tırnağa fermuarladı.
akşam gezmesine çıkan emekliler bile
duygusuzca silkeledi üzerlerinden
senin gözyaşlarını” (Özel, 208).

İnsanların hayatlarından sınır dışı edilen ölüm, etraftakilerin keyfini kaçırdığından müstehcen ve rahatsız edici bir şey haline gelmiştir (Tüzer, 200-201). “Delilik değil midir, sorarım, ölüm korkusundan ölmek?” (Montaigne, 283).

Yazıdaki ara başlıklara dikkat edildiğinde ölüm üç kısma ayrılmıştır. Ölümü carpicco gibi neşe ile karşılayıp dinleyiciyi içine çekip konuşma havası veren cantabile benzeri bir edayla ölümün sesine kulak verip requiem yani ağıt havası ile ölüm sonlandırılmıştır. Diamond’a göre “Ölümsüz olmanın koşulu ölümü öldürmektir” (Tema, 2020).

Yazar: Dil Beste Kaplan
Editör: Dila Taşdelen

Kaynakça

Görsel Kaynakça

https://www.arthipo.com/image/cache/catalog/artists-painters/j/john-everett-millais/jem1-John-Everett-Millais-Ophelia-1000×1000.j

https://images.app.goo.gl/aeGdGSGZBmsrJpzp6

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Dosya:Arnold_Boecklin-fiedelnder_Tod.jpg?hcb=1

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YAZAR BİLGİSİ
Dil Beste Kaplan
Dil Beste Kaplan, 1999 yılında doğdu. Farklı alanlarda araştırma yapmayı ve keman çalmayı seviyor. Severek yaptığı araştırmaları sizlerle buluşturmak için MozartCultures ekibinde yazar olarak yer alıyor.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.