Sen Kimsin?: Theseus

22.01.2021
Sen Kimsin?: Theseus

Günümüzden yaklaşık 2400 yıl önce yapılan ve Yunanistan’ın Delfi kasabasında bulunan Apollo Tapınağı’nın girişinde “Nosce Te Ipsum” yazar yani “Kendini bil, kendini tanı”. Benzer şekilde Yunus Emre’nin o meşhur dizeleri de aynı temayı ele almaktadır:

“İlim ilim bilmektir

İlim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsen

Ya nice okumaktır!”

Çinli filozof Lao Tzu da aynı fikirde olduğunu şu sözleriyle ifade eder: “Başkalarını bilen kimse bilgili, kendini bilen kimse bilgedir.” Günümüze yaklaşıldığında aynı tema Stefan Zweig tarafından Olağanüstü Bir Gece kitabında şu ifadelerle belirtilir: “Kendini bulan insanın bu dünyada kaybedecek bir şeyi kalmamıştır. İçindeki insanı anlayan, tüm insanlığı anlamaya başlar.” Binlerce yıldır işlenen “Kendini bil!” teması ne ifade etmektedir? Günümüz dünyasında neredeyse her konu üzerinde çatışmalar yaşanıyorken iki bin yıl aşkın süredir sayısız insanın üzerinde anlaştığı “Kendini bil!” ifadesinin sırrı nedir? İnsanın kendini bilmesi mümkün müdür? “Ben” denilen kavram nedir ki bilinsin?

sen-kimsin-theseus-apollo-tapinagi

Apollo Tapınağı

Theseus Miti

Theseus’un annesi Aethra, oğluna hamile kaldığı gece hem Atina kralı Egeus hem de denizler tanrısı Poseidon ile birlikte olur. Kral Egeus, Pallas’ın elli oğlu olarak bilinen yeğenleriyle tahta geçmek için mücadele etmek zoruna kalacak olan oğlu Theseus’u, annesi ile birlikte Troezen’e yollar. Egeus, oğlunun küçükken taht mücadelesinde yenileceğini düşündüğü için büyümesini bekler ve Trozen’de devasa bir kayanın altına bir kılıç ve bir çift çarık bırakır. Theseus kayayı yerinden kaldırabilecek yaşa gelince altındaki eşyaları alacak ve mücadeleye girebilecek güçte olduğunu kanıtlayacaktır. Devamında Atina’ya doğru sefere çıkacak ve babasının tahtında hak iddia edecektir. Theseus kayayı yerinden kaldırınca annesi Aethra, ona artık Atina’ya gitme vaktinin geldiğini söyler ve kara yolundan ziyade deniz yoluyla gitmesini tembihler çünkü kara yolunda türlü türlü kötü adamlar, yaratıklar ve haydutlar barınmaktadır. Ancak Theseus, burnunun dikine gider ve itibar kazanmak amacıyla kara yolundan gitmeyi tercih eder.

Atina Yolunda Theseus

Küçüklüğünden itibaren kahramanlığıyla anılan Theseus, yolculuğunda ilk olarak Periphetes denilen ve yanında gezdirdiği demir güllesiyle yoldan geçenlerin başını ezen yaratıkla karşılaşır. Rakibini öldüren Theseus, yolculukta karşılaşacağı diğer yaratıklarla savaşmak üzere Periphetesin güllesini de alarak yoluna devam eder.

Yoluna devam eden Theseus, ikinci düşman olarak Sinis karşılaşır. Sinis, yoldan geçenleri iki çam ağacının arasındayken yakalar, çam ağaçlarını yere doğru gerdirdikten sonra kurbanlarını kollarından ve bacaklarından bağlar ve gökyüzüne doğru fırlatırdı, böylece kurbanların vücutları parçalara ayrılırdı. Yolda parçalanmış insan cesetlerini gören Theseus, Sinis’in yöntemini Sinise karşı kullanır ve onu havaya doğru fırlatarak parçalar. Böylelikle kahraman Theseus, yine destansı bir galibiyete imza atar. Ne var ki, Atina’ya kadar daha birçok yaratık ve haydutla mücadele edecektir.

theseus

Theseus

Theseus, bu sefer Korint civarındaki tarlaları mahveden yabani domuz Krommyon’u alt etmeyi başarır. Çok geçmeden Theseus, kayalık sahil yolunda Skiron ile karşılaşır ve Skiron, ondan ayaklarını yıkmasını ister. Skiron, tam Theseus’u uçurumdan aşağı atarak aşağıda bekleyen dev deniz kaplumbağasına yem edecekken Theseus, onu ayağından yakalayarak aşağı iter ve sonunda Skiron kaplumbağaya yem olur.

Theseus, bir sonraki düşmanı -yolundan geçen herkesi ölüm ile cezalandıran namağlup güreşçi- Kerkyron ile karşılaşır ve üstün dövüş yeteneklerini kullanarak ona da öteki dünyayı boylatır.  Atina’ya yaklaştığı sırada yoluna Prokrustes adlı hancı çıkar. Prokrustes, yolundan geçenleri hanındaki yatağına bağlar ve eğer yolcunun boyu yataktan kısaysa yatağın boyuna erişene kadar yolcuyu çekerek uzatır, uzunsa da ayaklarından keserek yatak ve yolcunun boyunu eşitlerdi. Kısa bir mücadelenin ardından Prokrustes, kendini yatağabağlanmış ve ayakları kesilmiş hâlde bulur. Kurbanlarına çektirdiği acıların aynısına kendisi maruz kalır.

Theseus Atina’da

Yoluna çıkan tüm haydutları alt etmeyi başaran Theseus, nihayet Atina’ya varır. Babası Egeus’un yeni karısı olan Medea, onu hemen tanır ve bu durum hiç hoşuna gitmez çünkü başka bir kadından olan varisin tahta geçmesi kendi çıkarlarına ters düşecektir. Medea, Theseus’u yenmek için türlü yollara başvurur ve ondan Herakles’in Girit’ten getirdiği Maraton boğasını alt etmesini ister. Theseus, şehri birbirine katan Maraton boğasını alt etmekle kalmayıp Atina’ya getirerek Apollo’ya kurban eder. Bu duruma iyice öfkelenen Medea, zehirleme girişimde bulunsa da Theseus’un kıvrak zekasıyla baş edemez ve şehirden kaçmak durumunda kalır. Daha sonra Theseus, Pallasın oğulları olarak bilinen yeğenleriyle mücadeleye girişir ve diğer zaferleri gibi bu kavgadan da galibiyetle ayrılır. Ancak şimdi daha zorlayıcı bir mücadele onu beklemektedir.

Minotauros

Theseus ve Minotauros

Minotauros, yarı insan yarı boğa olan bir yaratıktı ve Daidalos’un yaptırdığı labirent içinde yaşar. Efsaneye göre Girit kralı Minos, her dokuz yılda bir Atina oyunlarında ölen oğlu Androgeus’un intikamını almak için Atinalılardan yedi kız ve yedi erkek isterdi ve bu kurbanları Minotauros’a yem ederdi. Bu barbarlığa bir son vermek isteyen Theseus, adının kurban olarak yazılmasını ister ve Girit’e doğru yola çıkar. Bu duruma pek razı olmayan Egeus, Theseus’a Girit’ten çıkarken gemisine zafer kazandıysa beyaz, yenildi ise de siyah bayrak bağlamasını tembihler. Girit’te Minos’un güzeller güzeli kızı Ariadne, Theseus’u görür görmez âşık olur ve labirentte yolunu bulabilmesi için ona bir ip yumağı verir. Theseus, labirente ilk giren olmak için korkusuzca atılır, labirentin girişine Ariadne’nin verdiği ip yumağının bir ucunu bağlar. Bir süre ilerledikten sonra kimsenin yenemediği boğa insan birleşimi yaratıkla karşılaşır ve kısa bir mücadelenin ardından yaratığın üstesinden gelmeyi başarır. Ariadne’nin ipini takip ederek labirentten çıkar.

Minotauros’un yenilgisi şerefine düzenlenen şenliklerde Theseus ve Ariadne evlenir ancak bu evlilik birkaç günden daha uzun sürmez. Girit’ten dönerlerken Theseus, Ariadne’yi Dia adasında (Nakşa Adası) bırakır. Bir söylentiye göre bunu başka birine âşık olduğu için, başka bir söylentiye göre ise Dionysos, Ariadne’yi kendi eşi olarak istediği için yapmıştır. Girit’ten dönerken Theseus gemisine yanlışlıkla siyah bayrak bağlar ve bunu gören babası Egeus, oğlunun hayatını kaybettiğini sanarak intihar eder.

Theseus ve Minotauros

Theseus’un Ölümü

Tüm zaferlerinden sonra artık Atina kralı olmayı başaran Theseus, Atina çevresindeki küçük yerleşkeleri bir araya getirerek Atina’yı barış içinde yönetir. Ne var ki Theseus, o zamanın anlayışına göre bir kahramana yakışmayacak şekilde hayata veda eder. Skyros adasının kralı Lykomedes tarafından bir uçurumdan aşağı atılır ve ölür.

Theseus’un Gemisi Paradoksu

Yunan tarihçi Plutarhos’un(MS 66–MS 67) anlattığına göre Theseus, Minotauros’u alt edip Atina’ya döndükten sonra Atina halkı Theseus’un gemisini bir kahramanlık anıtı olarak saklamak ister. Geminin çürüyen parçalarını yenileriyle değiştirirler. Gel zaman git zaman Theseus’un gemisinin tüm parçaları değişir, eski gemiden eser kalmaz. Paradoks kısmı tam da burada başlar. Tüm parçaları değişmiş gemi hâlâ Theseus’un gemisi midir? Değilse ne zaman Theseus’un olmaktan çıkıp yeni bir gemi hâline gelmiştir?

Yüzyıllardır tartışılan bu paradoksa 17. yüzyılda Thomas Hobbes yeni bir parça ekleyerek problemi daha da içinden çıkılmaz hâle getirir. Geminin eski parçaları toplanıp yeni bir gemi inşa edilseydi bu yeni gemi, Theseus’un gemisi olur muydu? Hâlihazırdaki iki gemiden hangisi Theseus’un asıl gemisi olurdu?

“Kimlik Problemi” kavramı altında incelenebilir olan bu paradoks birçok farklı şekilde de ifade edilebilir. Ünlü filozof John Locke (1632 – 1704) tarafından şu şekilde ele alınmıştır: Bir çorabın üzerinde bir delik açılır ve daha sonra o deliğe yama yapılır. Ardından başka bir delik açılır ve yine yama yapılır ta ki artık eski çoraba ait hiçbir parça kalmayana kadar. Yamalı çorabın eski çorap olduğu söylenebilir mi? Hangi noktada çorap,

 eski kimliğini yitirerek yeni kimliğine kavuşur?

Muhtemel Çözümler:

Heraklitos

Yunan filozof Heraklitos’a göre her şey sürekli bir değişim halindedir. Bu görüşünü ünlü sözünde şu şekilde ifade eder: “Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz.” Heraklitos’un perspektifinden Theseus paradoksuna bakıldığında, gemi yapıldıktan birkaç saniye sonra bile Theseus’un değildir. Aynı şekilde Theseus da sürekli değişim hâlindedir. Ne var ki bu yaklaşım birçok filozof tarafından eleştirilmiştir. Theseus’un gemisinin farklı varyasyonları arasında, değişen şeylerin yanında bir şeylerin de sabit kaldığı; aksi takdirde gemi ile tamamen ilişkisiz başka nesneler arasında da aynı kimlik probleminin aranması gerektiği iddia edilmiştir.

Aristoteles

Aristoteles ve yoldaşları, Theseus paradoksuna ve daha geniş anlamda kimlik problemine bakarken 4 neden öğretisinden yararlanırlar. Bu nedenlerden ilki formel neden yani bir varlığın biçimi tanımlayan nedendir. Diğerleri ise bir varlığın yapıldığı maddeyi belirleyen maddi neden, biçim kazanmasını sağlayan fail neden ve amacını belirleyen ereksel nedendir. Aristoteles’e göre bir varlığın neliğini belirleyen asıl şey formel nedendir. Bu bağlamda Theseus’un gemisinin formel nedeni, tasarımı, değişmediği için yeni gemi Theseus’un gemisidir denilebilir. Ancak tüm açıklamalar gibi bu açıklamanın da bazı handikapları vardır. Aristoteles’e göre eski parçalardan oluşturulan gemi de Theseus’un olmalıdır. Aynı şekilde eğer aynı tasarımda farklı bir gemi yapılsaydı ona da Theseus’un gemisi denmesi gerekirdi.

Uzay-zamansal Süreklilik Kuramı

Uzay-zamansal süreklilik kuramına göre şeylerin kimliğini belirleyen şey uzay-zamandaki devamlılıklarıdır. Yani Theseus’un gemisinin zaman için hiçbir parçası aynı kalmasa bile parçalar bir süreklilik dahilinde değiştirildiğinden dolayı gemi hâlâ Theseus’un gemisidir. Bu durum, bir zincir benzetmesiyle daha iyi açıklanabilir. Bir tarafına sürekli yeni halkalar eklenirken diğer taraftan var olan halkaları çıkarılan bir zincir düşünüldüğünde bir süre sonra zincirdeki tüm halkaların değiştiği açıktır, üstelik zincir bir anda değiştirilip başka bir zincir de olmamıştır. Bu durumda zincirin kimliğinin aynı kalmasını sağlayan şey uzay-zamandaki devamlılığıdır.

Kişisel Kimlik Problemi

Antik zamandan kalma gemiler ve kişiler üzerine düşüncelerden vazgeçilip insanın benliği üzerine düşünüldüğünde, kimlik probleminin daha da karmaşık ve etik hakkındaki bileşenleri ile muhatap olmak gerekir. Bir kişinin 20 yaşındaki hâli ile 25 yaşındaki hâlinin aynı olduğu iddia edilebilir mi?

Felsefeciler, kişisel kimlik problemi konusunda da çeşitli düşünce gruplarına bölünürler. Bir grup filozof, insanın benliğini oluşturan şeyin özünde fiziksel varlığı yani vücudu olduğunu iddia eder. Ne var ki insanın biyolojik varlığı göz önünde bulundurulduğunda, tüm hücrelerin 10 yıl gibi bir süre içerisinde değiştiği görülür. Bu durumda insanlar, her on yılda bir farklı kişilere mi dönüşmektedir? Bu takdirde on yıl önce işlenen bir suçun cezası çekilmemelidir? Zira suçu işleyen kişi farklı biridir.

Diğer bir grup felsefeci ise insan kimliğinin fiziksel varlıktan ziyade ruhsal durum, duygu ve düşüncelerden oluştuğunu ileri sürer. Bu hipoteze göre insan; anılarından, düşüncelerinden ve arzularından ibarettir. Ancak insanın duyguları ve düşünceleri de sürekli değişmektedir. Bu düşünce, uzay-zamansal süreklilik kuramı ile birlikte ele alınsa bile bir kişinin ani bir hafıza kaybı yaşaması gibi durumlar, bu kuramı zora sokmaktadır. Benzer şekilde; alzheimer, ayrık beyin deneyleri, çoklu kişilik bozuklukları vb. bulgular da kişisel kimliğin duygu ve düşüncelerden ibaret olması konusundaki büyük soru işaretlerindendir.

Giriş kısmında belirtilen “Sen kimsin?”, “Ben kimim?” gibi sorular cevaplanmadan önce kimlik olgusunun tanımlanmasını gerektirir. Kimlik olgusunun da söz konusu paradokslar ve yetkin olmayan hipotezler çerçevesinde değerlendirildiğinde henüz cevaplanamadığı ve felsefenin hâlâ büyük problemlerinden biri olduğu görülür.

Theseus, Yunan tarihçi Plutarhos’un aktardığı, zaferden zafere koşan efsanevi bir komutan ve savaşçıdır. Günümüze kadar birçok felsefecinin Theseus üzerine tartışmasının sebebi, Theseus’un gemisinin başat rol oynadığı ve kimlik probleminin merkeze alındığı bir paradokstur. Bu paradoksun sonraki aşamalarında devreye giren kişisel kimlik problemi ise günümüz etik anlayışının ve felsefesinin kilit noktalarından birini oluşturmaktadır. Binlerce yıldır süregelen “Kendini bil!” benzeri öğretilerin temelini oluşturan benlik kavramının, son derece muğlak bir konumda olması da ayrı bir ironidir.

 

Yazar: Melih Abacı

Editör: Emine Türal

 

Mitoloji serimizin diğer yazılarına ulaşmak için:

Kaynakça:

Aristoteles, M. (1996). Metafizik. Aslan, A. (Çev.), İstanbul: Sosyal Yayınları.

Levin, N. (2019, 30 Kasım). Introduction to Philosophy and the Ship of Theseus. Erişim adresi: https://chem.libretexts.org/@go/page/29868 (20 Ocak 2021)

Öztürk, Ö. (2016). Dünya Mitolojisi. Ankara: Nika Yayınevi.

Personal Identity. (2021). Lancaster University. Erişim adresi: https://www.lancaster.ac.uk/users/philosophy/courses/100/100persons.htm (19 Ocak 2021)

Zweig, S. (2016). Olağanüstü Bir Gece. İgan, İ. (Çev.) İş Bankası Kültür Yayınları.

Görsel Kaynakça:

https://tr.pinterest.com/pin/579205202056587391/

https://www.wga.hu/frames-e.html?/html/c/canova/2/6theseu.html

https://tr.pinterest.com/pin/521221356852788641/

https://losdioses.info/minotauro/

https://red-viajes.com/teseo-heroe-y-rey-de-los-atenienses/

https://www.paymentscardsandmobile.com/the-problem-with-self-sovereign-identity/

http://theurbanengine.com/blog//the-ship-of-theseus

http://markmcintire.blogspot.com/2015/11/allegory-of-mirror-mask-and-mob.html

YAZAR BİLGİSİ
Melih Abacı
Melih ABACI, 2001 yılında İstanbul'da doğdu. Eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nde sürdürüyor. İnterdisipliner sisteme olan inancı ile birçok farklı alanda araştırma yapan Melih ABACI, insanlık tarihi ve kültür üzerine yoğunlaşıyor.
YORUMLAR

  1. Alpagut Aykut Tüzemen dedi ki:

    Kendini girişinde belli eden bir yazı. Hem mitolojik hikaye kısmı , hem de paradoks kısmı ayrı ayrı keyif verdi. Muhteşem bir yazı olmuş.